Güçlü bir yöneticiye asistanlık yapan Jane’in hayatında geçen bir günü keskin ve yoğun bir şekilde gözler önüne seren bir film. İzleyici, Jane’in günlük rutinini takip ederken, Jane’in pozisyonunun her yönünü tehdit eden sinsice bir tacizle giderek daha fazla farkındalık kazandığını görüyoruz. Filmin başrolünde Jane’i canlandıran isim, işindeki iğrenç kötüye kullanımı ve tacizi kabul etmeye zorlanan bir kadının tükenmişliğini, korkusunu ve sürekli devam eden umutsuzluğunu etkileyici bir şekilde yansıtıyor. Günlük rutinin sıkıcı monotonluğu, yöneticisinin sinir bozucu talepleri ve çalışma arkadaşlarının sürekli değişen tavırları arasında sıkışıp kalmış olan Jane’in durumunu, izleyiciye gizli bir travmanın yavaş yavaş deşilmesi olarak sunuyor. Bu film, birçok film ve diziye kıyasla daha sert ve gerçekçi bir bakış açısıyla, iş yerinde cinsel taciz ve kötüye kullanımın ne yazık ki hala yaygın olduğunu gözler önüne seriyor. Mesleki pozisyonları ve güç dengelerinin, bireylerin kişisel hayatlarını ve hatta psikolojik durumlarını nasıl derin ve kalıcı şekillerde etkileyebileceğini inceliyor. Filmdeki diyaloglar ve görsel anlatımlar, tacizin sinsi ve göz ardı edilebilen doğasını başarıyla aktarıyor. Seyirci, ne kadar kolay olduğunu görüyor; bir bakış, bir kelime, bir eylem, belki de bir asistanın yaşamını tamamen çalabilir. Bu film, izleyicinin gözlerini açıyor ve bizleri, çoğu zaman göz ardı ettiğimiz, ancak acımasız bir şekilde var olan bu sorunla yüzleşmeye zorluyor.
Yorum Ekle