Öncelikle filmin genel konusunu biraz daha detaylandıralım. Ana karakterimiz Lucie, genç ve çok yetenekli bir dansçı. Ancak hayatı, uğradığı bir kaza sonucu altüst oluyor. Kazayı atlattıktan ve komadan uyandıktan sonra hayatına geri dönme çabaları içinde buluyoruz kendisini. Ancak bu sıradan bir hayata dönüş hikayesi değil, bu bir yeniden doğuş hikayesi. Film, Lucie’nin dans partneri ile birlikte kendilerini bir dans gösterisi için hazırladıkları süreci aktarıyor. Biz de bu süreçte Lucie’nin hem fiziksel hem de duygusal yeniden dirilişine tanıklık ediyoruz. Bu süre zarfında Lucie, geçmişindeki gölge karakterlerden biri olan babası ile bağlarını yeniden kurmak için bir yolculuğa çıkıyor. Baba figürü, Lucie’nin hayatındaki eksik parçalardan biri olmasının yanı sıra, onun geçmişiyle yüzleşmesini sağlayan bir araç olarak işlev görüyor. Bu süreçte babasıyla olan ilişkisini düzeltmeye çalışırken Lucie’yi bekleyen belki de hayatını sonsuza dek değiştirecek olan aşk da kapıda bekliyor olabilir. Filmin en önemli temalarından biri yeniden doğuş olsa da, aşk ve aile ilişkilerine dair sorgulamaları ön plana çıkıyor. Lucie’nin hayatta kalma mücadelesi ve ısrarlı dans antrenmanları, hayatın acımasızlığını ve aynı zamanda içerdiği güzellikleri de gözler önüne seriyor. Sonuç olarak, bu filmde Lucie’nin sıradışı hayat hikayesi ve karakter gelişimini izlerken, aynı zamanda aşkın, ailenin ve dansın hayat üzerindeki etkilerine dair düşündürücü mesajlar da alıyoruz. Hikayenin kendine has ritmi ve sürükleyiciliği, izleyiciyi Lucie’nin yaşadığı her duyguyu en içten şekilde hissetmeye davet ediyor.
Yorum Ekle