Karen, kahraman olmayı hiç düşünmemişti. Son zamanlarda dul kalmış, işi ve oğlu Max’i büyütmekle meşgul bir kadındı. Ancak bir eczane soygunu sırasında Jeremy’nin hayatını kurtardığında, genç adamın kendisini ödemeyi kafasına koyduğunu hızla anladı. Karen, bir anda kendisini beklenmedik bir kahramanlık hikayesinin merkezinde buldu. Günlük olarak yüzleştiği zorluklarla uğraşırken, aynı zamanda bir yabancının hayatını kurtarmanın getirdiği yükümlülükleri de omuzlamak zorunda kaldı. Oğlu Max’e bir yandan iyi bir anne olmaya çalışırken, diğer yandan da Jeremy’nin ısrarla kendisine minnet duymasını nasıl idare edeceğini düşünmek zorunda kaldı. Karen’ın hayatı, bir anda döndü ve tüm dramıyla birlikte sinema perdesine taşındı. Bu film, yaşamın karmaşıklığına, günlük hayatta gösterdiğimiz kahramanlıklara ve insan ilişkilerinin ne kadar karmaşık olabileceğine bir bakış atıyor. Özellikle acı ve kaybın nasıl üstesinden gelindiği, hayatta kalmak için gösterilen çabanın nasıl kahramanlık gerektirdiğine dikkat çekiyor. Karen’ın hikayesi, bir yandan hayatta kalma mücadelesini anlatırken, diğer yandan da insanların birbirlerine ne kadar ihtiyaçları olduğunu gösteriyor. Sonuçta, belki de en önemli kahramanlık, günlük hayatın zorluklarına rağmen ayakta kalmaktır.
Yorum Ekle