“THE TRUTH BENEATH” filmini izledikten sonra kısa süre içerisinde siyasi atmosferle bütünleşen bir aile dramının derinliklerine daldığımı söyleyebilirim. Film, ulusal seçimlerin hemen öncesinde kızlarının esrarengiz bir şekilde kaybolması üzerine seçkin bir politikacı ve eşinin çevresindeki 15 günlük skandalı merkezine alıyor. Filmin girişinden itibaren, yönetmenin olay örgüsünün dikkatlice işlenmiş detaylarına dikkat çekiş bir noktada başladığını söyleyebilirim. Politik bir ortamın gerektirdiği belirsizlik ve ikiyüzlülük, aile dramının duygusal yükü ile çarpıcı bir biçimde harmanlanmış. Kızlarını ararken bir yandan da seçim kampanyası yürüten politikacı eşlerin karmaşık yaşamlarının nasıl işlendiği ise filmin bel kemiğini oluşturuyor. Filmin adı “THE TRUTH BENEATH” yani “Altındaki Gerçek” kadar usta bir seçim olmuş; çünkü izlediğiniz her sahnenin ardında, bir sonraki adımı merakla beklemenize sebep olan başka bir gerçek yatıyor. Her karakterin, politikadan aile yaşamına, insan ilişkilerine kadar detaylı bir şekilde işlendiği film, aynı zamanda sizleri de bir arayışa sürüklüyor. Sonuç olarak, “THE TRUTH BENEATH”, gerçekliğiyle yüzleşmek isteyenlerin kaçırmaması gereken bir film. Başarılı oyunculuk performansları ve sürükleyici hikayesi ile “THE TRUTH BENEATH”, sıradan olandan çok daha fazlasını sunuyor. Kendinizi bir politikanın gizemli koridorlarında kaybolmuş gibi hissedeceğiniz bu filmi izlerken, aynı zamanda bir ailenin hislerine de ortak olacaksınız.
Yorum Ekle